Öncelikle başlığı görünce “Ne diyor bu arkadaş?” diye sorabilirsiniz veya ne anlama geldiğini biliyorsunuzdur. Türkiye dahil neredeyse tüm dünya ülkelerindeki çağ atlamayı hepiniz farketmişsinizdir. Mesela, yıllar önce oynadığımız “taso”ları şimdilerde bulmak kolay değildir veya oyun kartlarını… Daha önceki, babalarımızın, dedelerimizin yıllarına gittiğimizde de “topaç” dedikleri durmadan dönen, tatlı, küçük şeylerle oynayanları da göremeyebilirsiniz. Dikkatinizi çekerim “oynayanları” diyorum. Topacı, Eminönü taraflarına gittiğinizde çoğu yerde bulabilirsiniz. Öyle ki, yerde ufak tefek şeyler satan satıcılar da bile bulabilirsiniz. Aklınıza “Madem bunların hepsi artık yok, şimdiki “ufaklıklar” ne yapıyor?” şeklinde bir soru gelebilir. Cevabını bu yazımızda anlatmaya çalışacağım.
Kendi kardeşim dahil, birçok küçük çocuğun şimdilerde nelerle uğraştığını tahmin etmek zor değildir diye düşünüyorum. Çocuklar artık mahalle maçları, seksek, dokuz taş, ebelemeç, kovalamaç, isim-şehir, taso, “Beyblade” (görselliği arttırılmış topaç), saklambaç, istop gibi oyunları oynamak yerine, evlerinde oturup TV’de çizgi film kanalları başında kendi yaşlarına uygun olmayan gençlik dizileri, çizgi filmleri izleyerek veya bilgisayarda oyun sitelerinde, online-çoklu oyunların başında vakit öldürüyorlar. İşte 4-5 yaşlarını 2000 yılından sonra yaşayan bu yeni nesil çocuklara “Milenyum Çağı Çocukları” deniyor.
Romandan esinlenerek yapılan oyun ilk sürümü olan Metro: 2033’ten sonra artık seri haline geliyor ve Metro: Last Light olarak karşımıza çıkıyor. Metro 2033, 19 Mart 2010 tarihinde piyasaya sürülmüştü. Oyun grafikler açısından çok ileri düzeyde olduğu için bilgisayarları çok zorluyordu. Ayrıca oynanabilirlik konusunda da sıkıntıları vardı. Mesela, oyunun büyük bir kısmı yerin altında geçiyordu ve böyleyken bile yeterince korkutucu olduğunu düşünmüyorlardı. Yapımcılara bu durum çok şikayet edildi ve yapımcılar da serinin bu yeni oyununda yeryüzünde daha fazla bulunmamız gerekeceğini bildirdi. Unutmadan, oyunun adı ilk olarak Metro 2034 olarak çıkacak diye söylenmişti ama sonradan değiştirildi ve adı şimdiki adı olan Metro: Last Light (Son Işık) oldu.
Oyunun hikayesine geçersek, hikaye 2013 yılında Rusya’nın başkenti Moskova kentinde gerçekleşiyor. Yaşlı bir adam sigarasını içerken dinlediği radyoda bir haber alıyor. Bu çok önemli bir haber olacak ki bir anda dışarı çıkıp neler olup bittiğini öğrenmeye çalışıyor. Bu sırada bu büyük olaydan kurtulacak olan bir rahip elinde kutsal kitabıyla bağırarak birşeyler söylüyor. Tüm bunlar gerçekleşirken birden sirenler çalmaya başlıyor. Bir anda bütün halk telaşlanıyor. Hepsi birden Metro’ya doğru koşmaya başlıyor. Ama sanırım Metro’ya sınırlı sayıda kişi alınabiliniyor, öyle ki girişinin önünde askerler bekliyor. Alabildikleri kadar insanı içeri alıyorlar ve Metro’nun girişi kapatılıyor. Sonra herşey bir kaç saniye içinde gerçekleşiyor. Siren ve bağırışan insan sesleri kesiliyor. Bu olaydan sonra aradan 20 yıl geçiyor. 2033 yılına geliniyor. Kurtulanlardan bir adam yeryüzüne çıkıyor. Heryer, bütün binalar paramparça, yıkılmış bir şekilde… Bu dehşet verici olaydan sonra sadece 3 kişi hayatta kalmayı başarıyor. Bunlardan birisi 2013 yılında etrafta deli gibi bağıran Rahip (The Preacher), diğeri Komutan (The Commender), sonuncusu ise güzel bir Model (The Model) olan bir bayan.
Kim bu kurtulan üç kişi?
Öncelikle Komutan‘dan başlayalım. Komutan, Rusya’nın askeri birliğinde saygıdeğer bir pozisyonda ve geçmişi çok şerefli olan bir asker. Bu kişi aynı zamanda 2013 yılında korkunç olayın yaşandığı sırada Metro’nun kapısını halka karşı kapatan kişi. Eskiden şerefli bir asker olarak görülen Komutan, bütün bu olaylar yaşandıktan sonra Metro’da, içeride kalanlar tarafından bir köpek, vatan haini ve katil olarak görülüyor. İçeride işkence görüyor.
Kurtulan bir diğer kişi ise çok güzel bir Model. Bu olaylar yaşanmadan önce yanındaki korumalar tarafından hızlı bir şekilde Metro’ya sokuluyor. Daha sonra burada çok kötü şeyler yapmak zorunda oluyor. Hatta kendisi bile bu kadar düşebilmesine, geçmişinden bu kadar uzaklaşmasına şaşırıyor. Eskiden çok zengin, güzel, mücevherlerle gösterilen bir kız iken, Metro’nun altında artık dünyadaki en önemli şey olan, paranın yerine geçebilecek tek şey olan “kurşun” için fahişelik yapan bir kız oluyor. Peki ya gururu? İşte o Metro’da hiçbir şeye değmiyor.
Bu dehşet olaydan kurtulan son kişi ise, tüm bunlar ilk başladığında ortalıkta bağırıp duran Rahip. Bu Rahip orada herkes telaş içindeyken ne diye bağırıyordu? Orada herkes birbirini ittirirken o neden kaçmıyordu? Rahip’in orada bağırıp durduğu tek bir kelime vardı; “Armageddon!” yani “Kıyamet!”. Rahip sanki olacakları önceden biliyormuş gibi, elindeki kutsal kitabıyla “Kıyamet” diye bağırıyordu. Peki Metro’nun altına sığındıklarında Rahip’e ne oldu? Eskiden halk tarafından dalga geçilen, gözardı edilen biriydi Rahip. Ama bunların hepsine yıllarca katlanmıştı. Onunla dalga geçiyorlardı, karşısına geçip çocuk gibi gülüyorlardı çünkü onların yüzüne karşı duymak istemedikleri gerçeği haykırabilen tek kişi oydu. Daha sonra Rahip’in önceden tahmin ettiği gibi kıyamet geldi. Bütün bunlardan sonra Rahip, Metro’da kutsal biriymiş gibi görüldü. Yaşadıkları arafta dinlemeye ve inanmaya cesaret ettikleri tek kişi Rahip oldu.
Herşeyi anladık da 2013 yılında tam olarak ne oldu da herkes bir anda Metro’ya kaçtı?
Bunun için net bir bilgi bulamadım ama hazırlanan bir videoda, 20000 tane nükleer savaş başlığının bir şekilde aktifleştiğini ve dünyanın her yerine fırlatılmaya başlandığı gösteriliyor. Moskova Metro’su, Sovyet mühendislerinin ikinci karanlık amaçları olan atomik saldırı olayında sığınak görevi gören muhteşem başarısıdır. Soğuk Savaş bittiğinde ve nükleer yıkım tehditleri ortadan kalktığında böyle bir amaç unutulmuştu. Tabi birkaçının açılacak sığınak için beklediği sinyal dışında. İnsanlığın son kalıntıları için son kez sığınak açılıyor. İşte bu sığınak Moskova Metro’su.
Gerçekten ürkütücü bir hikayesi var, öyle değil mi? Bu kadarlık bir girişten sonra artık oyun hakkındaki bilgiler ve oyunu indirme kısmına geçebiliriz sanırım. 🙂
GRID 2’de yarış devam ettiği sürece hızlı ol, birinci ol ve ünlü ol. Milyonlarca satan, BAFTA ödüllü GRID’in devamı olan bu yarış oyununda en az GRID kadar eğleneceksiniz.
HIZLI OL | GRID 2’nin köşe kontrolündeki TrueFeel Handling sisteminin heyecanı ile yarış daha da canlanacak!
BİRİNCİ OL | Botlara karşı modunda agresif, gişe rekorları kıran yarışlarda “vayy” anlarıyla kendini kanıtla!
ÜNLÜ OL | Dünya motor sporlarında en iyi olmak için kendi yolunu çiz!
Codemasters’ın hazırladığı bu oyun GRID’in devamı niteliğindedir ve grafikleri de en az ilk versiyonu kadar iyidir. GRID’den sonra GRID 2’yle gelen Codemasters’ın bu oyunda daha büyük başarı elde edeceklerinden eminim.
“Codemasters, GRID 2 için zorlu yarışların olacağını ve yarışların geçeceği mekanların gerçek Dünya mekanları olacağını belirtti. Bunun üzerine merakları az da olsa gidermek adına, yarışların yapılacağı yerlerden birkaçını bizlere açıklamış. Abu Dhabi, ABD şehirleri (Chicago, Kaliforniya), Paris ve ünlü Red Bull Ringi, aynı zamanda zorlu Österreich ringi, Avusturalya’nın BAC Mono ringi ve A1-Ringi gibi zorlu mekanlar da şu an açıklanan yarış pistleri arasında yer alıyor. Österreich ringi zorluğu açısından oyuna kısaltılmış olarak gelecekmiş. Gerçek mekanların oyun içerisinde kullanımı oyuna ne derece artı katar bilinmez ama, turistik bir hava yaratacağı kesin.”
GRID 2 de birçok yarış oyununda olduğu gibi hikaye şeklinde ilerleyecek. Bir yarışçının gerek sokak yarışlarını gerek pist yarışlarını gerekse dünya turnelerini kazanarak büyüyüşünü anlatıyor. Oyunda yarışları kazanarak puan kazanıyorsunuz ve bu puanla arabanızı kişisel olarak modifiye ediyor yeni arabalar açıyorsunuz. Oyunu Co-op şeklinde çoklu oyuncu modunda oynabilirken aynı zamanda online olarak da oynayabileceksiniz.
Yapılan bir açıklamaya göre oyunda kokpit kamerasının kullanımı çok düşük olduğu için oyuna bu özelliği koymayacaklarmış. Bunun yerine ön kameraya ve kameranın açısı üzerinde durulacakmış.
“Birbirinden güçlü arabaların ve dünya markalarının da içinde bulunduğu çok zengin bir araba koleksiyonuna sahip, klasik markalar dışında, Pagani, KTM, BAC gibi markaların da oyunda yer alacağını belirtelim. Araç seçeneği oldukça zengin görülse de hepsi oyunla bütünleşmiş vaziyette gelmeyeceği var sayılıyor. Bildiğiniz üzere birçok oyun firması DLC sistemine oldukça alıştı ve hemen hemen her oyununda yer vermeye başladı. GRID 2’nin de bu furyaya katılacağı konusunda birçok söylenti var. Yapılması düşünülen DLC’ler arasında yeni yarış pistleri, yeni araç setleri bulunmakta. Hatırlarsınız Forza Motorsport 4 ve Forza Horizon için birçok yeni araç setleri ve yarış alanları DLC olarak sunuldu. Yani bu da demek oluyor ki GRID 2’de de bu DLC olayını görmek mümkün.”
Bu oyundaki yeni özellik yukarıda da bahsettiğim gibi “TrueFeel” ve “Live Routers” özelliğidir. İlk oyununda bazı virajlarda araçlar istenilen yoldan gitmediği zaman yoldan aşırı sapıyordu ve düzeltilemez hale geliyordu. Bundan da yola çıkarak Peki nedir bu TrueFeel? Bu özellik yapımcılar tarafından “benzersiz sürüş dinamiği” olarak söyleniyor. Bu özellik sayesinde yolda bir taşın üstünden geçtiğinizde yada yağmur yağdığında bunun etkisini direksiyonda hissedeceksiniz. Bu özellik bize zorluk çıkartır mı bilemem ama gerçekçilik konusunda etkili olacağı kesin.
TrueFeel’i anladık, güzel birşey fakat Live Routers da ne? Adından da anlaşılacağı üzere oyuna canlı rota sistemi getiriliyor. Gideceğiniz bir yere alternatif yönler sunan bir sistem. Yarışın içindeyken navigasyon size canlı olarak alternatif yollar sunuyor. Başka bir özelliği ise yarış pistini sizin hızınıza göre ayarlıyor ve yaklaşmakta olan virajlarda sizi uyarıyor. TrueFeel özelliğinden sonra bu özellik de bize kolaylık sağlayabilir. 🙂
Uzun süredir kullandığım ve bir zamanlar üyeliği kapatıldığı için parayla üyelik satılan bir torrent sitesidir. Bence en kaliteli torrent sitesi. Çok geniş bir kapsamı var. Filmler, diziler, müzik albümleri, oyunlar, programlar, erotik videolar vb. bir çok kategorisi bulunuyor. Aradığınız her programı, oyunu hızlıca indirebileceğiniz bir site. Şahsen 4-5 MB hızla indirme yaptığımı hatırlıyorum.
Öncelikle Zamunda.net adresine giriyoruz. Eğer site Bulgarca açılırsa sol üst taraftaki İngiliz bayrağına tıklıyoruz ve siteyi İngilizce’ye çeviriyoruz. İsterseniz Chrome ile Türkçe de kullanabilirsiniz.
rawsly 
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.